Artık Melekleri Hissetme Vaktidir

Cemal Reşit Rey konser salonu... Yıllar önceydi. Cihat Aşkın’ın konseri. Keman sesine hayran biri olarak oradaydım. Pek çok eser şahaneydi. Sıra kemanın sesinden “Haydar Haydar” eserine gelmişti. Bağlamayla çalınmasına alışık biri olduğumdan kemandan nasıl çıkardı kim bilir. Cihat Aşkın çalmaya başladı... Herkes pür dikkat kesildi! İnanılmaz bir performans! Ama o da ne! Kemanın teli koptu eserin ortasında, Cihat Aşkın hiç durmadı ve eseri eksik bir telle çalmaya devam etti, nefesimizi tutmuştuk adeta... Eser bittiğinde ayakta alkışlandı, evet Farid Farjad’a kemanı ağlatan adam diyorlar, Cihat Aşkın ise kemanı konuşturan adamdı! Başka bir deyişle “bu toprağın kemancısı...”

Ve şimdi Cihat Aşkın’ın hayatı kitap oldu. Anı-biyografi olarak Pan Yayıncılık’tan çıkan kitap, Aşkın’ın bilinmeyen yönlerini de ortaya koyuyor. Hilal Doğanay’ın kaleme aldığı kitapta müzik yaşamın ötesinde hayatı, aşkları ve bilinmeyen yönleri yer alıyor. Aşkın’ın yaşamından kareler sunan kitaptan hareketle kitabın yazası Hilal Doğan ve “Sahne benim dünyam” diyen Cihat Aşkın ile konuştuk.

Kitapla başlarsak “Artık Melekleri Hissetme Vaktidir” bir özlem miydi sizin için? Ya da bir dilek, bir arzu mu?

Ansızın gelen bir ikramiye idi. Hayatta bazı zamanlar ne yapacağınızı bilmediğiniz anlar olabilir. İşte bu zamanlardan birinde çıkıp gelen bir şey sizin kendinize olan bakışınızı birden değiştirebilir. Kitap tam da böyle bir zamanda geldi.

Hilal Doğanay’ın kaleminden çıkan anı-biyografi kitabınız yayımlandı. Bu sizi korkutmadı mı?

Korkutmadı ama hafif endişe duymadım desem de yalan olmaz. Her şeyden önce yaşamımın bana ait olduğunu düşünürüm ve başkaları tarafından bilinmesi konusunda oldukça çekingen davranışlarım vardır. Ancak bu kitap bende ki bazı tabuları da yıktı sanırım...

Bir yanıyla da risk hayatınızı anlatmanız....

Ben bir şey anlatmadım.Benimle 4 sene önce yapılan bazı röportajları birleştirip ortaya çıkardığı kitap Hilal Doğanay için büyük başarı. Aslında bu kitap benim tarafımdan ‘otorize’ edilmiş bir kitap değildir.

Henüz 13-14 yaşlarında sahneye çıkmış biri olarak bugüne bakınca neler hissediyorsunuz, gerçekten melekleri hissediyor musunuz?

Melekler he zaman, her sıkıntıda veya her güzel anda insan ile beraberdir.Bunu hissedebilmek veya hissedememek önemli. Hangi gözle gördüğünüz önemli. Bakabilmesini biliyorsam onları da görüyorum.

Bir müzisyen olarak hayatınızın çok önemli noktalarını paylaşmışsınız. Oto-sansür uyguladınız mı?

Otosansür uygulamadım, zira kitabı ben yazmadım. Kitabın içinde hassas olduğum bazı konular var ama bu tamamen yazarın kendi hissiyatı. Ama yazarın kendi hissiyatına karışmam doğru değil.

Hafız bir babanın oğlu olduğunuzu ifade ediyorsunuz... Böyle bir aileden klasik müzik yapan biri olmak sizin için nasıl bir duygu?

Gurur verici, zira hafızlık çok önemli bir sanat .Geleneksel olarak sizin kulağınıza aktarılan bazı melodiler var. Bir gelenek var. Bunlarla beraber müziğe başlamak her zaman insanda bir artıdır. Babam farklı meslek alanından biri olsaydı sanat ve müzik anlamında ki aktarımlar bana belki de hiç bir zaman bu kadar kolay gelmezdi.

Hayatınızın çok önemli noktalarını anlatmışsınız kitapta, Elinize aldığınızda neler hissettiniz?

Bitmeyen bir seyahat var, ben yolun yarısına gelmişim ama hala bitirmek için ufuk çizgisini görmek gerekiyor. Bu seyahat, hayatımızda yaptıklarımız ve bundan sonra yapacaklarımızın bir muhasebesini de veriyor bize.

Türkiye’de bazı sanatlar belli bir zümreye ait oluyor, klasik müzikte öyle kuşkusuz... Biraz daha salon müziği gibi... Siz neler düşünüyorsunuz?

Biz klasik müziği bir avuç elitin eline hapsedip onun adına sanat müziği ibaresini ekleyince kuşkusuz bir sınıf ayrımından bahsediyoruz. Bir sınıf, sadece düşünsel anlamda olabilir belki ama bu sınıfları kat kat aşıp yukarılara doğru çıkmak için de anlamak, estetik kaygı ve beynin sınırlarını zorlamak gerekir.Klasik müzik bizim düşünsel yapımızı zorlar, bizi daha temel düşüncelerden soyut düşüncelere götürür, insanlık için büyük bir evrimdir. Bunu sadece batı klasik müziği için değil tüm ülkelerin kendi klasik müzikleri için söylemem doğru olur. Bu sadece gelir düzeyi farklı olan zümrelerin dinlemesi için değil ama tüm insanlık içindir.Zaten benim yaptığım bir sosyal müzik projesi var. Yakın zamanda bunu hayata geçirince farkı hissetmeye başlayacağız diye düşünüyorum.

Biz sizi Anadolu’da verdiğiniz konserlerinizden, oluşturduğunuz müzik gruplarınızdan biliyoruz... Sanatı belli bir şeye sıkıştırmak doğru değil diyorsunuz aslında...

Sanat özgürdür ve kesinlikle etiketlere sahip olamaz.Sanatın aktarım gücü zaten böyle bir sınıf ayrımını ortadan kaldırır. Ben çok şahit oldum yabancı ülkelerde, klasik ve düşünsel sanatın takipçileri sadece varlıklı veya orta halli zümreler değildir ama mesela bir metro işçisi de sanatın yüksek zevkine erişecek olgunluğa sahiptir.

Dünyanın pek çok önemli müzisyenleriyle aynı sahneyi paylaştınız... Sahne sizin için ne anlam ifade ediyor?

Sahne bir dünyadır. Dünya yani alem benim için iki türlüdür.İç ve dış alem olmak üzere ikiye ayrılır. Dış dünya benim dünyasal işlerimi ilgilendirir ve pek hazzetmem.Ama iç alem benim içinde yüzdüğüm bir kulvardır. Orada daha özgürümdür.Sahne de benim için iç alemdir.

Türkiye’de pek çok önemli mevzu yaşanıyor... Seçimle birlikte onca katliama tanıklık ettik... Bir müzisyen olarak çözümü nerede görüyorsunuz? Dünya daha güzel ve yaşanılır olabilir mi?

Çözüm insanın kendi iç alemini zenginleştirmesi ve eğitmesi. Sanatçılar ve eğitimciler insanın bu yola girmesinde öncü rolü oynayacaklardır. İnsan eğitim ile kendisini daha üst düzeylere çıkarırsa ve bu anlayışını sevgi, adalet, hak ve güzellik üstüne kurabilirse, o zaman dünya yaşanabilir bir hal alacaktır. Her bireyin içinde var olan estetik öğrenin harekete geçirilmesi ve evrilmesi düsturunu sanatçılar özümsemeli ve daha çok çalışmalılardır. İnsanların daha iyi bir dünyaya ve görüşe sahip olmaları için gerekli unsur olan sevgi bahçesinin yaratılması sadece iyi ve doğru ve de güzel insanların daha çok çabalaması ile sağlanabilecektir. Her zaman kötülük olacaktır ve her zaman içimizdeki şeytan bizi alt etmeye çalışacaktır ama artık melekleri hissetme vaktidir.

***

Hilal Doğanay: Benimkisi bir teşekkürdü!

Cihat Aşkın, MIAM’da Yüksek Lisans hocanızdı... Öğrencisi olduğunuz Cihat Aşkın’ın hikayesini yazma fikri nasıl oluştu?

Öğrencilik yıllarımda kendisini tanıdıkça hocalığı, sanatçı kişiliği ve çalışmalarıyla bir model oluşturması sanatla ilgilenen biz öğrencilerini ciddi anlamda etkilemişti. Hakkında yazılmış pek çok makale gazete haberi olmasına rağmen hayatını bütün yönleriyle ele alan böylesi bir kitap çalışması olmadığından dolayı bu çalışmayı hazırladım. Maalesef bizde genellikle sanatçıların değeri yaşarken bilinmez. Bende, bir bakıma bu kitap projesi ile Cihat hocama Türkiye’de sanata katkılarından dolayı teşekkür etmek istedim.

Kitap oldukça kapsamlı... Bütün hayatına dokunuyor...Kaç yıl sürdü?

Aslında Cihat Aşkın’ın hayatını bütün yönleriyle ele alan bir biyografi kitabı bu. Arşiv çalışmaları, gazete, dergi gibi yayınların incelenmeleri, öğrencileri, arkadaşları, dostları ve ailesi ile yaptığım görüşmeler, sonucunda elde ettiğim veriler üzerinden çalışmaya başladım. Çocukluğundan bugüne dek eğitim yılları, akademik çalışmaları, İngiltere yılları, sanat hayatı ve anlayışı üzerinden bütün hayat serüvenini ele almaya çalıştım. İki yıllık bir çalışmanın ürünü.

Gülşen İşeri, Birgün Pazar, 22 Kasım 2015

Cihat Aşkın - Artık Melekleri Hissetme Vaktidir kitabını incelemek için tıklayın.

Kapat