1911 yılında Tire’de doğdu. Sultan Reşat, Sultan Vahdettin dönemlerinden sonra Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in ilanına kadarki büyük değişimi çocuk gözleriyle gözlemledi. On üç yaşına kadar devam ettiği okul hayatı, medreselerin kapanmasından sonra sona eren Lütfi Filiz’in okuma aşkı tüm ömrüne yayıldı. Hayatını kazanmak için elli altı yıl boyunca saatçilik mesleğini sürdürdü. Otuz dört yaşında iken gönlündeki büyük kaynama ona Osman Dede’yi buldurdu. Bu beraberlik Osman Dede’nin dünya âleminden ayrılmasına kadar beş yıl devam etti. Daha sonra “Ben kitab-ı kâinatı hatmetmiş sanırdım sevgilim Kadd-i mevzunun görüp tekrar eliften başladım” diye hitap ettiği ikinci hocası Kenzî Aziz Şenol ile içindeki ilim ve Allah aşkını yirmi üç yıl boyunca paylaştı. Aziz Dede’nin dünya hayatına veda etmesinden sonra yıllar boyunca aldığı bu bilgileri yaptığı sohbetlerle talip olanlara nakletti. Lütfi Filiz, “Fâni” ismindeki gizliliğinde “Bâkiye ulaşmak dileyen olmalı fâni Fâni cana bin can katılır nefh-i Hüda’dan” dedikten sonra gönlünden kaynayan tüm ilham ve sözler için, “Fâniya bu sözleri sen değilsin söyleyen Nutk eden Hakk’ın dili, dilde tercüman benem” diyerek her şeyi sahibine teslim etmiştir. Lütfi Filiz 14 Aralık 2007’de Hakk’a yürümüştür.