Öteki Cazcı

15 yılı aşkın süredir tanırım. Mülayim ve durgun görüntüsünün altında yatan renkli ve coşkulu karakteriyle kendini ana akımın dışına savurmuş gönüllü bir mülteci bana göre; kalabalığın uzağında, azınlığın da kenarında. Muzip bir zekâya, hüzünlü bir şefkate, üretken bir çalışkanlığa sahip oluşu en büyük hazinesi. Cemaatin ritmine ayak uydurmamış, anafora kapılmamış; bir ağacın dibinde hercai bir türkü tutturmuş. İnce sazdı, kaba sazdı derken şimdi de peşinden koşturduğu kırık havanın divanelerini derledi bir kitapta. Kitabının adı Öteki Caz, kendisi ise Öteki Cazcı... 

Besteci, gitarcı, yapımcı ve eğitmen Şevket Akıncı, 526 sayfadan oluşan bu kitapla (en azından benim kütüphanemde) büyük bir boşluğu doldurdu. Umutsuz bir temenni olsa da, Allah da onun cebini doldursun. 

***

Adım gibi eminim, (bir başka özgür caz delisi Volkan Terzioğlu tarafından çekilmiş etkileyici bir davulcu Han Bennink fotoğrafını gösteren kapakla basılmış) bu kitabı o yazmasaydı hiç kimse yazmazdı. Yukarıda doldurdu dediğim bu boşluğun acısını herkesten evvel kendisi çekiyordu, yıllardır. Zira caz müzik adına ana akım dışında kalan ne varsa, bizde kaynak yok denecek kadar azdı, mevcutlar ise bölük pörçük ve darmadağınıktı. Şevket bu malzemeyi buldukça düzenliyor, derslerinde kaynak olarak kullanıyordu. 

Şevket’e ilham veren Joachim E. Berendt’in Caz Kitabı olmuş. Kapsamlı bir kitap olmasına rağmen ana-akım ağırlıklı olduğu için Şevket’i yeterince tatmin etmiyordu. Oysa işin avangart kısmını anlatmak için çağdaş müziği, özgür cazı, no-wave gibi post-modern eğilimleri ve geleneksel cazın diyalektiğini açmak gerekiyordu. Buralar pek kapsamlı değildi, kısacık gelip geçiyordu. Oysa Berendt’in kitabının dışında çok büyük bir dünya daha vardı. Şevket ise bu dünyanın ta göbeğindeydi. 

Bir gazeteci-yazar olmayan Şevket’in bir çeşit Gonzo olarak aldığı bu göbek pozisyonu kitabı alabildiğine inandırıcı kılıyor. Anlattığı müziği ve müzisyenleri siyasi, toplumsal çerçeveye oturtmaya çalışıyor. Belli bir zaman ve coğrafyadan bağımsız olmayan açıklamalara girişiyor. Cazın doğuşunu anlatmak istiyorsanız, siyah adamın köle edilişinin ne anlama geldiğini ve mücadelesini açıklamak zorunda oluşunuz gibi, her biri kendinden bir öncekinden daha cesur olan müzisyenleri, müzikte özgürlük mücadelesinin bir parçası olarak görüyor. O nedenle bu özelliği taşıyan isimlere daha fazla odaklanıyor, çünkü onlar temsil ettiği akım ve düşüncelerin kilit figürleri.

***

2009 yılında öğrencileri için yazdığı notlarla başlamış kitabın hikayesi. Zaman içinde dili ve yorumları başkalaşmış. Alfabetik ilerliyorken E harfine gelince durmuş; bakmış tam bir deli işine dönüşüyor, dipsiz kuyu gibi biteceği yok, o zaman daha dar bir çerçeve çizmeye çalışmış, yirminci yüzyıla odaklanmış. Arada satır eklemediği üç yıl olmuş. Onu kitaba karşı sıcak tutan en önemli şey verdiği dersler şüphesiz.  

Müzik gibi soyut ve akıldışı bir sanatı anlatmak, somut bir dille anlatmak konusunda çırpınmış; zaman zaman kaybolmuş bu büyük dünyanın içinde. Arada bir Berendt’e ya da batıdaki bazı benzer konulardaki kitaplara bakarak havlu atacakken öğrencileri tarafından gayrete getirilmiş.  

Dinleme tavsiyeleri dışında her bölüm için soyağacı ve avangart manifestolar düşünmüş ama bu da tuğla gibi olan kitabı daha da kalınlaştırmış. Yayınevine sunduğu kitap 1000 sayfaymış, Pan Yayıncılık’ın sahiplerinin (müzik yayıncılığımızın Don Kişot’ları olan Işık ve Ferruh Gencer çiftinin) basılabilmesi için önerisiyle 500’e indirmek, ağırlıklı olarak alıntılardan vazgeçmek durumunda kalmış; isabet olmuş, bu da kitabı olabildiğince akademik bir inceleme ya da tez havasından kurtarmış. 

***

Bizim coğrafyada özgür caz aleminin geçmişinin yakın oluşu ve yeni yeni oluşmaya başlaması nedeniyle Türkiye kısmını sadece söyleşilerle sınırlı tutmuş; belki bunu ileride materyal fazlalaşırsa ayrı bir kitap yaparım ileride diye. Albüm önerileri ve söyleşiler kitaba kolektif bir hava vermiş. Yaprak Melike Uyar’ın söyleşileri daha önce Jazz Dergisi’nde, Matt Gustavson ise bir fanzinde yayınlanmış. Diğerleri bu kitap için yapılmış. Referans ve kaynaklar zaten gani; Edward Said, Brecht, Delezue, Adorno gibi… Konsepti itibarıyla özgün bir kitap, yöntemi açısından geniş bir derleme. 

Şevket Akıncı’nın Öteki Caz kitabında bir müzik yazarından ziyade tutkulu bir müzisyen, disiplinli bir mücahit kimliği öne çıkıyor. Ya da uzatmayalım, biz buna kısaca Öteki Cazcı kimliği diyelim.

Murat Beşer, Gazete Kadıköy, 5 Ağustos 2021

Öteki Caz kitabını incelemek için tıklayın.

Kapat