Şarkılarla, bestelerle eski İstanbul'a yolculuk
Yazar, gazeteci ve karikatürist Sermet Muhtar Alus, 1952 yılında hayata gözlerini yumduğunda, geride geleneksel İstanbul hayatını konu aldığı pek çok eser bıraktı. Roman, anı, sohbet, piyes, öykü ve köşe yazılarıyla 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başını, bilmediğimiz bir dönemin detaylarını anlatan Alus; çocukluğundan itibaren ilgilendiği müziği, eski İstanbul hayatının ayrılmaz bir parçası olarak ele aldı. Konaklardaki müzik toplantılarından düğünlere, marşlardan şarkılara, sokak müzisyenleri ve kantoculardan dönemin meşhur sazende ve hanendelerine varıncaya kadar İstanbul’un gündelik hayatında müziğin yerini detaylarıyla anlattı. Tanburi Cemil, Kemençeci Vasil, Kanuni Şemsi Hafız Sami, Kantocu Peruz, Hanende Karakaş, Mısırlı Udi İbrahim, Şekerci Cemil, Nasib Hanım, Sinekemani Nuri, ud yapımcısı Manol gibi İstanbul’un müzik hayatında öne çıkmış isimlerini yazılarında kaleme aldı, dahası bu yazılara kendi çizdiği karikatürleri de ekledi. Yazılarında hem müzik tarihi hem de eski İstanbul yaşayışına dair daha önce başka kaynaklarda anılmayan önemli ayrıntılara yer veren Alus’un yazılarını, Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu’nda ses sanatçısı, İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda öğretim görevlisi ve TRT İstanbul Radyosu’nda program yapımcısı Hüseyin Kıyak, Pan Yayıncılık’tan çıkan Eski İstanbul’un Müziği-Sermet Muhtar Alus adlı kitapta bir araya getirdi. Kıyak ile kitabını konuştuk.
Eski İstanbul’un Müziği’ni hazırlamaya nasıl karar verdiniz?
Benim alanım Osmanlı/Türk müziği. Bu, tarihsel bir müzik; dolayısıyla kaynaklarımız da eski metinler, belgeler. Sermet Muhtar Alus da 1900’ların başı için en önemli kaynaklardan. Ben onun metinlerine kendi alanımla ilgili önemli bir kaynak olarak yaklaştım ve bu yazıları da kendi araştırmalarımda kullanmak için toplamıştım. Bu yazılar 30’lu 40’lı yılların gazetelerinde kalmış, bugün için bulunmayan yazılardı. Sadece araştırmacılar için değil, okurlar için de ilgi çekici metinlerdi. Bunları kitaplaştırmaya karar verdim. Müzik yayıncılığında öncülüklerini 40 yıldır sürdüren Pan Yayıncılık’la bu yayını gerçekleştirmiş olmaktan mutluyum.
Sermet Muhtar’ın müzikle ilgisinin sıradan bir İstanbullunun ötesinde olduğunu söylüyorsunuz. Hangi özellikleriyle bugün önemli bilgiler sağlıyor?
Sermet Muhtar çocukluğundan itibaren müzikle yetişmiş. Devlet adamı olan babası Ahmet Muhtar Paşa müzikle de ilgilenmiş, 1914’te tam teşkilatlı bir mehter takımının kurulmasını sağlayarak mehteri ve mehter müziğini canlandırmış. İki mehter marşında onun imzası var. Yazılarında kaynaklara girmemiş, belki sadece onun şahit olduğu bazı bilgiler var. Meşhur bir “Hanende Nedim” vardır, sesi çok beğenilir, pek çok kaynakta geçer. Günümüze kaydı gelmediği için biz onun sesini bilmiyoruz. Sermet Muhtar onu çocukluğundan hatırlıyor. Evlerine gelirmiş. Balkonunda gazeller okuduğunda konu komşu toplanırmış. Üsküdar’dan okuduğu ezan Kabataş’tan duyuluyormuş.
İstanbulluların müzik dinlemeyle ilişkisi nasılmış?
Sermet Muhtar, kayıt tarihindeki değişimlerin de tanıklarından. Müziğin kayıt teknolojilerinden önce ve sonra olmak üzere iki farklı anlamı var. Müziğin kaydedilebilir bir şey olması onun endüstriyel bir meta haline getirdi tabii.
Herhangi bir kayıt imkanı yokken laternalar var önce, Sermet Muhtar o dönemde bunların “rehavi çalgı” adıyla anıldığını söylüyor, nasıl işlediğini detaylıca anlatıyor. Kayıt tekniğinin gelişmesiyle önce fonograf çıkıyor. Ses, kovan denilen bir silindirin üzerine kaydediliyor ve bu kovanlar fonografta çalınıyor. Bu kısa bir dönem, sonra gramofon geliyor. Çok büyük bir ilgi var gramofona. O zor şartlarda, savaş yıllarında bile insanlar için müzik dinlemek büyük bir ihtiyaç.
Peki ya evde müzik enstrümanı bulundurma kültürü?
20’nci yüzyıl başına kadar, müzik kaydedilebilir bir şey olmadığı için insanlar bu ihtiyaçlarını ancak bir müzik meclisine davet edilerek tatmin ediyorlar yahut kendileri bir enstrüman öğreniyorlardı. Yani eskiden bir enstrüman çalmak bugünkünden çok daha büyük bir ihtiyaç halindeymiş insanlar için. Kayıt imkanlarından sonra da bu alışkanlık devam ediyor. Sermet Muhtar, evlere giden müzik hocalarını da ayrıntılarıyla anlatıyor. Kibar konaklarındaki çocukları için piyano hocalarının tutulduğunu uzun uzadıya anlatan müstakil bir yazı da var kitapta.
Nazlı Berivan Ak, Gazete Oksijen, 5-11 Aralık 2025